Sevgi

Sevgi Aforizmaları

Ama hayır olamaz diye düşündü. Bu sert, zayıf, soluk, yaşlanmış yüz! Bu o olamaz. Bu sadece bana onu hatırlatan bir yüz. Ama bu sırada Prenses Marya, Nataşa dedi. Bakışları dikkatli yüz zorlanarak, güçlükle, paslanmış bir kapının açılması gibi gülümsedi ve bir anda bu açılmış kapıdan Piyer’in uzun süredir unuttuğu ve özellikle o anda hiç düşünmediği bir mutluluk kokusu boşanıp ona çarptı. Bu koku bir anda tüm varlığını ele geçirdi. Yüz gülümseyince artık hiçbir şüphesi kalmamıştı: Bu Nataşa’ydı ve o, Nataşa’yı seviyordu.

L.N. Tolstoy
( Savaş ve Barış II - 737 )

Bütün gerçek sevgi ilişkilerinde olduğu gibi ilişkimiz aynı zamanda bir iktidar mücadelesidir.

Orhan Pamuk
( Öteki Renkler - 102 )

Rostovların evinde de o dönemde, bütün çok sevimli, çok genç kızların yaşadığı evlerde olduğu gibi bir sevda havası esiyordu. Rostovların evine gelen her delikanlı bu genç, hassas, bir şeylere (muhtemelen kendi mutluluklarına) gülümseyen genç kız yüzlerine, bu şen şakrak hareketliliğe baktığında, bu tutarsız ama herkese karşı sevgi dolu, her şeye hazır, ümit dolu genç kadınların gevezeliklerini dinlediğinde, birbirleriyle ilgisiz şarkı ve müzik seslerini duyduğunda, Rostovların evindeki gençlerin de hissettiği sevgiye hazır olma ve mutluluğu bekleme duygusunu hissederdi.

L.N. Tolstoy
( Savaş ve Barış I - 492 )

Sonya’nın elini öptü ve ona siz diye hitap etti. Ama karşılaşan bakışları birbirlerine “sen” diye hitap etti ve samimiyetle öpüştüler. Sonya, verdiği sözü Nataşa’nın elçiliğiyle hatırlatmaya yeltendiği için bakışlarıyla Nikolay’dan özür diledi, sevgisinden dolayı teşekkür etti. Rostov da bakışlarıyla özgür bırakma teklifi için teşekkür etti ve ne olursa olsun, hiçbir zaman onu sevmekten vazgeçmeyeceğini, çünkü onu sevmemesinin imkânsız olacağını söyledi.

L.N. Tolstoy
( Savaş ve Barış I - 452 )

"Göyüyor musun Dostum" dedi. “Sevmediğimiz zaman uykuda gibiyiz. Külden yavatılmış çocuklavız… ama sevdiğimiz zaman, Tanrı’nın yavattığı ilk günkü kadav temiziz…

L.N. Tolstoy
( Savaş ve Barış I - 200 )

Nisan ayının güzel bir gününde, kontes Boulogne korusunun kuytu bir köşesinde Nathan'ın koluna girdi. Niyeti onu incir kabuğunu doldurmadığı halde, kadınların üstüne dağlar çıkmayı pek bildikleri o güzelim tartışmalardan birine sokmaktı. Nathan'ı dudaklarında gülümseme, alnı mutlulukla aydınlanmış, gözleri ince ve sevinçli bir düşüncenin parıltısıyla yanarak karşılayacağına, ciddi ve düşünceli bir tavır aldı. - Neniz var? dedi Nathan. Kafanızı yormayın bu boş şeylerle, kadınların birer çocuk olduklarını nasıl olsa biliyorsunuz!

 - Canınızı sıkacak bir şey mi yaptım?

- Öyle olsa burada olur muydum?

- Ama yüzünüz hiç gülmüyor, beni görmekten memnun değil gibisiniz. Marie, kadınların kendilerini kurban yerine koyduğu o itaatkâr havayla: – Size küskün mü görünüyorum? Dedi

Nathan, kalbini daraltan ve üzüntüye boğan bir kaygı içinde birkaç adım attı. Bir an sessiz kaldıktan sonra:

- Bazı havadan sudan korkularınız ve hayatın büyük dertlerinin üstünde saydığınız anlaşılmaz kuşkularınız yüzünden olacak, dedi. Siz, bir saman sapı, bir buğday tanesi koyup, dünyayı bir yandan öte yana ağdırma sanatına vâkıfsınız.

- Alay ha? dedi kontes, başını öne eğerek. Bunu hiç beklemezdim.

– Marie'ciğim, meleğim, bunu, ağzından sırrını alabilmek için yaptığımı görmüyor musun? - Size söylesem bile sırrım çözülmeyecek ki!. - Nasıl yani? - Ben sevilmedim, dedi göz ucuyla onu inceden inceye süzerek. Kadınlar bu bakışla, acı çektirmek istedikleri erkekleri ustaca sorguya çekerler. - Sevilmediniz mi?.. diye haykırdı Nathan.

- Evet sevilmedim, dedi, siz o kadar çok şeyle meşgulsünüz ki. Bu kargaşa içinde ne kalır bana? Unutulmak tabi- i... Dün koruluğa geldim, sizi boş yere bekledim.

- Ama...

Sırf sizin için yeni bir elbise giymiştim ve siz gelmediniz, nerdeydiniz?

- Ama...

Bilemezdim ki nerede olduğunuzu. Kalkıp Madam d'Espard'lara gittim, orada da yoktunuz.

Ama... Akşam Opera'da gözlerim balkondan ayrılmadı. Ne zaman kapı açılsa, yüreğim ağzıma geliyordu. - Ama... - Ne korkunç bir akşamdı! Gönlümde esen bu fırtınalar aklınızın ucundan geçmiyor. - Ama...

- Hayat bu heyecanları kaldıramaz, yıpranır! –

Ama...

- Evet? dedi kontes.

- Evet, hayat yıpranır, dedi Nathan,

-ve siz benimkini birkaç ay içinde un ufak ettiniz. İnsafsız şikâyetleriniz beni de her şeyi söylemeye mecbur ediyor! Siz mi sevilmediniz? Sevildiniz. Hem de çok sevildiniz.

Honore De Balzac
( Bir Havva Kızı - 87 )

İnsan olduğumda hayatta kalmamı sağlayan kendimi kollamam değil, yolda rastladığım bir adamla karısının sevgisidir; bana acımaları, beni sevmeleridir. Öksüz kızlar da onlara acıyıp seven yabancı bir kadının yüreğindeki sevgi sayesinde hayatta kaldı. Bütün insanlar kendilerini düşünüp kolladıkları için değil, içlerindeki sevgiyle yaşıyor.

L.N. Tolstoy
( İnsan Neyle Yaşar - 27 )

Her insanın kendisi için kaygılanarak değil, sevgiyle yaşadığını öğrendim.

L.N. Tolstoy
( İnsan Neyle Yaşar - 26 )

Tanrı’nın ilk kelamını hatırladım: “İnsanda ne var öğren? İnsanda sevgi olduğunu anlamıştım.

L.N. Tolstoy
( İnsan Neyle Yaşar - 25 )

Bir insana aklın alabileceği en büyük tutkuyu, sevgiyi gösteriyorum. Bu dünyada ondan daha çok sevdiğim biri yok. Aklımda hep o var. Her endişem, her arzum, her sevincim hep onunla ilgili. Sadece ondan bahsediyorum, sadece onu düşünüyorum, sadece onu düşlüyorum, ancak onunla nefes alabiliyorum. Kalbim sadece onun için çarpıyor. Peki böyle bir aşkı o nasıl ödüllendiriyor? İki gündür onu görmüyorum. Bu iki gün bana iki koca yüzyıl gibi geldi.

Moliere
( Kibarlık Budalası - 57 )

Sevgi sorumluluk sahibidir, güvenlidir, içinde özen vardır.

Mehmet Y. Yılmaz
( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 263 )

Sevgi sadece bir laf değil, bir eylemdir.

Mehmet Y. Yılmaz
( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 263 )

Orhan Gencebay’ın kendi başına plak yapmaya başladığı yıllardaki şahane şarkılarından biriydi bu: Severek Ayrılalım.

Şarkıda şöyle bir bölüm var:

“Severek ayrılalım

Aşka hasret kalalım

Eğer mutlu olursak

Yeniden barışalım.”

Mehmet Y. Yılmaz
( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 231 )

Ahmet Rasim’i rahmetle anmamız da gerekecek.

Ne demişti büyük üstat: “Birbirleriyle asla evlenmemesi gerekenler, birbirlerini sevenlerdir!”

Mehmet Y. Yılmaz
( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 231 )

Sevmek ne uzun kelime!

Mehmet Y. Yılmaz
( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 210 )

Bir erkeğe yaşadığını hissettiren şey, sevgiyle bağlandığı bir kadınla birlikte geçirdiği anlardır.

Mehmet Y. Yılmaz
( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 180 )

Birisi seni sevene kadar hiçsin.

Dean Martin

Mehmet Y. Yılmaz
( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 176 )

Bildiğim ve onayladığım tek şey, Freud’un bir sözünde saklı: “Sevdiğim zaman, sevgi dışında her şeyi dışlarım."

Mehmet Y. Yılmaz
( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 13 )
“Eğer beni vaktiyle neden sevdiğini anlamaya çalışıyorsan, gerçekleri bulduğunda sevgini kaybedebilirsin.” “Niye?” “Çünkü duygular izahlarla paketlenip etiketlendiklerinde ölürler.” Murat Menteş
( Ruhi Mücerret - 325 )
Sevgiden çok anlayış aslında. Şükran’ın dünya ağrısı hakkında düşünecek zamanı olmadığını bir kere daha gördü. Hayatın onun çevirmediği çarkını, ona rağmen canla başla çevirmekle uğraşıyor. Ayfer Tunç
( Dünya Ağrısı - 252 )