“Önce sığır sürüsü için bir ezgi çaldı, sonra da koyunlara hitap eden bir başkasına geçti. Koyunlara daha yumuşak bir ezgi, sığırlar için daha güçlü bir şey, keçiler içinse tiz seslerle başka bir ezgi çalıyordu. Tek bir kaval birçok kavalın sesini çıkarabiliyordu.”
Longos( Daphnis ile Khloe’nin Aşkı - 53 )
“Bir zamanlar bu kaval bir müzik aleti değil, güzel sesli, güzeller güzeli bir kızcağızdı. Keçileriyle ilgilenir, nympha’larla oynar, arada bir türküler söylerdi. O bunlarla meşgulken, oynaşıp, şarkı söyleyip keçilerle ilgilenirken Pan yanına yaklaşarak isteklerini kabul edip ona teslim olursa bütün keçilerinin ikiz doğuracağını vaat etti. Kız yüzüne karşı gülerek ne keçi ne de adam olan, ikisinden de izler taşıyan bir sevgili edinmeyi aklından geçirmediğini söyledi. Bunun üzerine Pan onu zorla elde etmeye çalıştı. Sirinks adlı bu kızcağız Pan’dan ve onun azgın arzularından kaçtı. Kaçış sırasında yorulunca kamışların arasına saklandı ve sazlığın içinde kaybolup gitti. Öfkeye kapılan Pan kamışları kesmeye başladı ama kızı bulamadı. Oturup olan bitenleri düşününce Sirinks ya da Pan flüt denen müzik aletini icat etti. Kamışları balmumuyla birbirine tutturup üfleyerek çalıyordu. Kamışlar uzunluk olarak farklıydı çünkü Sirinks ile Pan’ın Eros’a bağlılıkları farklıydı. İşte o güzeller güzeli kızcağız artık Pan flüt diye anılır.”
Longos( Daphnis ile Khloe’nin Aşkı - 53 )
İnsana kendini zorla kabul ettirmeye çalışan bir yanı ya da tuhaf farklılıkları yok. Ritmi net, melodisi çok doğal. Zihnim sakince müziğin içine dalıyor, ayaklarım ritme uygun olarak düzenli bir şekilde hareket edip beni taşımayı sürdürüyor. Kulaklıklardan gelen müzikle karışık, arada sırada arka taraftan, solundan geçiyorum, diye bağırdıklarını duyuyorum. Sonra yarış bisikletleri, bir hışırtı çıkartarak sol tarafımdan geçip gidiyor.
Haruki Murakami( Koşmasaydım Yazamazdım - 98 )
Kişisel fikrimi söyleyecek olursam, "Reptile" usul usul koşulan sabahlarda dinlemek için çok uygun bir albüm.
Haruki Murakami( Koşmasaydım Yazamazdım - 97 )
Nataşa her zamanki gibi salonun ortasında durup, sesin yankılanması için en uygun yeri seçerek annesinin sevdiği bir şarkıyı söylemeye başladı.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 773 )
Bu şarkı çalmaya başlayınca hayaletin ona gösterdiği tüm güzel şeyler bir anda Scrooge'un aklına geldi, kalbi yumuşadıkça yumuşadı ve yıllar önce bu şarkıyı daha fazla dinlemiş olsaydı kendi mutluluğunu kurtaracak iyilikleri Jacob Marley'yi gömen küreğe başvurmak zorunda kalmadan, kendi elleriyle geliştirmiş olabileceğini düşündü.
Charles Dickens( Bir Noel Şarkısı - 59 )
İnsana kendini zorla kabul ettirmeye çalışan bir yanı ya da tuhaf farklılıkları yok. Ritmi net, melodisi çok doğal. Zihnim sakince müziğin içine dalıyor, ayaklarım ritme uygun olarak düzenli bir şekilde hareket edip beni taşımayı sürdürüyor. Kulaklıklardan gelen müzikle karışık, arada sırada arka taraftan, solundan geçiyorum, diye bağırdıklarını duyuyorum. Sonra yarış bisikletleri, bir hışırtı çıkartarak sol tarafımdan geçip gidiyor.
Haruki Murakami( Koşmasaydım Yazamazdım - 98 )
Kişisel fikrimi söyleyecek olursam, "Reptile" usul usul koşulan sabahlarda dinlemek için çok uygun bir albüm.
Haruki Murakami( Koşmasaydım Yazamazdım - 97 )
Şayet parçanın hikayesini bilir ve gözlerinizi kapayarak, mümkünse tek başınıza bir odada dinlenirseniz, şayet kendinizi bütünüyle verirseniz müziğin akışına ve acısına, tüyleriniz diken diken olur birkaç saniye içinde; her nota bir şey söker yüreğinizden, kireç tutmuş önyargıları oynatır yerinden.
Elif Şafak( Şemspare - 201 )
( Ruhi Mücerret - 341 )
( Ruhi Mücerret - 251 )
( Ruhi Mücerret - 128 )
( Ruhi Mücerret - 45 )