İdare etmek sanatı üzerine kuruludur evlilik. Kadın erkeği, erkek kadını, gelin kaynanayı, görümce görümceyi, aktörler aktörleri idare eder.
Elif Şafak( Firarperest - 47 )
Kırmızı pembe bir gül bahçesidir ya evlilik, goncası kadar dikeni de boldur.
Elif Şafak( Firarperest - 47 )
İnsanlığın icat ettiği en zor kurumdur evlilik.
Elif Şafak( Firarperest - 47 )
Hayır, hayır – bana izin vermeyişinin. İnsanın yokluğuna aldırmayacağı şeylerden emin olan bir karısının olması şahane. İnsan bunları kendi başına asla keşfedemez. Benim sigaraya dokunmama bile izin vermiyor. Sigara içenlerden uzaktaki divana oturdular ve St. George devam etti: “Sizin de var mı?”
“Sigara mı demek istiyorsunuz?”
“Ah, hayır, karınız.”
“Hayır, ama bunun için sigaramdan vazgeçerdim.”
“Çok daha fazlasından vazgeçmiş olurdunuz,” diye yanıtladı St. George. “Ama karşılığında da çok şey elde edersiniz. İnsanların karıları hakkında söylenecek şey budur.”
Henry James( Ustanın Dersi - 37 )
Dünyanın iki hükümdarı, Napolyon’la Aleksandr’a böyle deniyordu, arasındaki yakınlık 1809 yılında öyle bir noktaya gelmişti ki Napolyon aynı yıl Avusturya’ya savaş ilan edince bir Rus kolordusu eski müttefikimiz Avusturya imparatoruna karşı eski düşmanımız Bonaparte’la birlikte hareket etmek için sınırı geçmiş ve bununla birlikte yüksek çevrelerde Napolyon ile Aleksandr’ın kız kardeşlerinden birinin evlilik ihtimali konuşulmaya başlanmıştı.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 621 )
Kanuna göre, erkek kadının getirdiği çeyizin üçte birini ona vermekle yükümlüdür.
Moliere( Kadınlar Mektebi - 47 )
Onun diğer çocuklar arasındaki tatlı ve sakin hali daha dört yaşında iken kalbimi kendine bağladı; annesini darlık içinde görünce kızını istemeyi düşündüm; bu köylü kadıncağız isteğimi öğrenince başındaki külfetin kalkacağına sevindi. Onu şehir hayatından uzakta, küçük bir manastırda istediğim gibi yetiştirdim; yani mümkün olduğu kadar basit ve cahil kalması için gerekli tedbirleri kendim aldım. Tanrıya şükür, muradıma erdim; büyüdüğü zaman onu öyle masum buldum ki, bana istediğim gibi bir kadınla evlenmek fırsatını verdiği için Tanrıya şükrettim. Sonra onu manastırdan aldım. Oturduğum yere her saat türlü türlü insanlar gelir, her şeyi düşünmek gerek; tuttum onu ayrı bir yere, kimsenin gelip beni göremeyeceği şu öteki eve yerleştirdim. Yaradılışındaki saflık bozulmasın diye, yanına tıpkı kendisi gibi sade insanlar koydum. Bunları ne diye anlatıyorsunuz diyeceksiniz ne kadar ileriyi düşündüğümü anlayasınız diye anlatıyorum. Şimdi bütün bunları bırakalım da sizi sadık bir dost sıfatıyla bu akşam onunla yemeğe davet edeyim, biraz yakından görün de bakalım seçimimde yanılmış mıyım, yanılmamış mıyım?
Moliere( Kadınlar Mektebi - 5 )
Peki aşkınızın nişanelerini her geçen gün biraz daha kolay kabul ettiğimi neden söylemiyorsunuz? Kendimi boşuna savunmaya çalışıyorum. Siz benim direncimi kırıyorsunuz. Öyle tatlı bir inadınız var ki, yavaş yavaş yola gelmeye başladım. Beni sık sık ziyaret etmeye başladınız. Sonra ilanı aşklar başladı; bunları serenatlar, ziyafetler izledi; ardından hediyeler geldi. Ben bütün bunlara karşı koydum; ama siz geri adım atmadınız ve fikrimi değiştirmeyi başardınız. Diyecek bir şeyim kalmadı. Sanırım sonunda beni evlenmeye de ikna edeceksiniz. Oysa evlilikten hep kaçardım.
Moliere( Kibarlık Budalası - 74 )
Karı koca birbirini görünce bile geriliyorlardı, bu çok açıktı.
Domenico Starnone( Şaka - 10 )
TKZ sendromu ise bunun çok daha ötesinde.
Burada ilişkiyi hastalıklı bir duruma sokan şey, çiftlerden birinin bir önyargıyı, bir hareketi, bir sözü, bir davranışı getirip ilişkinin merkezine koyması.
Böyle bir durumdaki kişinin kafasının içine öyle bir perde iniyor ki o perde iyi ve güzel olan öteki şeylerin de görünmesine engel oluyor, onları anlamsızlaştırabiliyor.
Mehmet Y. Yılmaz( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 13 )
( Ruhi Mücerret - 43 )